Tüm insanlar buraya bir dualite ile geliyor. Biz gerçek kimliğimizi bilerek ve isteyerek unutup buraya gelmeyi seçiyoruz. Kryon, dünyada derste olan bizlerin böylesine zor bir görevi seçtiği için çok sevildiğimizi ve kutlandığımızı hatırlatır. Dualite konusunda 4 . kitapta geçen şöyle bire seslenişi var bize: ” Sevgili Varlıklar, bu gezegene, buraya geldiğinde Tanrısal parçasının tamamen gizleneceği ve bu yüzden de kendisine tekrar tekrar “Ben Kimim? diye sormak zorunda kalacağını bilerek gelen sizler öyle değerlisiniz ki.” (Kryon 4. Kitap Tanrıyla Birlikte)
Dünya dualite (kutupluluk, ikililik) üzerine kurulmuştur. Her şeyde ikili

bir denge söz konusudur. İnsanda, doğada ve evrende… Karşıt uçlar daima birbirini tamamlar. Bu madde aleminde bir hareketin meydana gelebilmesi için dengeyi temin eden iki zıt unsurun mevcut olması gerekir. Böylece aralarında bir değer farkı meydana geldiğinde dengenin tekrar sağlanabilmesi için bir takım nedenleri ve sonuçları doğurur.
Evrendeki her hareket ve her oluşum dualite prensibi ile meydana geliyor. Bu dengeye kavuşma ihtiyacı sonucunda nedensellik ve hareket sürekli devam ediyor. Bu prensip evrendeki ahenk ve düzenin temelini de oluşturuyor. (Gezegenimizde kuzey güney olarak kutuplaşmıştır. Dünyada en temelde kadın erkekte görebiliriz dualite prensibini. Aynı şekilde hislerimizde de dualite vardır. Sevgi-nefret, dostluk-düşmanlık hep yan yanadır.)
Dolayısıyla bu dualite evreni ve prensibi bizim her şeyi üzerine oturtarak keşfedebileceğimiz bir FORMÜL.
Fakat tüm dualite nitelikleri uygundur ve her biri bir sevgi amacı ile bize verilmiştir.
En büyük dualite şu ki: biz hepimiz basit biyolojik varlıklar kılığında bu gezegende yaşayan yüce varlıklarız. Bu kılık değiştirme bizi aldatıyor ve bu da dualitemizin dayandığı temel. Fakat diğer alemde yani perdenin diğer tarafında ne olduğunu bilseydik buradaki derslerimize de gerek kalmazdı. Bu zamanda dünyadaki yerimizi ve misyonumuzu keşfetmeye daha da yaklaşıyoruz…
Bizden saklanan ve keşfetmemiz istenen şey gerçekte iki kişi olduğumuz. Gerçek halimiz, gücüne ve bilgisine hepimizin sahip olduğu yüksek varlık. Hayaletimiz (simülasyon) ise burada derste bulunan insanlık kabuğu. Buradaki ironi şu ki biz hayaleti gerçek, gerçeği hayalet olarak algılıyoruz.
Zihnin sürekli olarak dramla meşgul olması da aslında bundan farkında olmadan zevk aldığı için. Bir süreliğine bu dramdan çıksak bile sonra yeniden onun içine giriyoruz. Bu dualitemizin en büyük parçasını oluşturuyor. Zihnin dramla meşgul olması eski enerjinin bir parçası ve bizim bilinçli bir çalışma ile bundan kurtulma iradesini göstermemiz gerekiyor. Yeni enerjide kendi realitemizi yaratabilmek için iç huzura sahip olabilmemiz çok önemli. Korku ve endişe sadece aklın ve zihnin bir ürünü. Dualiteyi yaratan da aklımız. Bu sebeple drama düşen zihni oradan çekip alma niyeti göstermeyi hatırlayalım. Herşey sadece seçim ve niyetten oluşuyor.